Prof. Dr. Açık, Finans Dünyası Dergisi’ne Konuştu
“Başkasının açtığı yoldan giderseniz ayak iziniz çıkmaz”
SEZA Çimento Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yasemin Açık, Finans Dünyası Dergisi’nin Mayıs Ayı sayısının konuğu olarak Elazığ’da yaptığı yatırımlara ve yürüttüğü sosyal sorumluluk projelerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Derginin, “Kadın Girişimci Öyküleri” bölümünde “Başkasının açtığı yoldan giderseniz ayak iziniz çıkmaz” başlığıyla yayınlanan röportajda Prof. Dr. Yasemin Açık çalışmalarının yanında deneyimlerini de paylaştı.
SEZA Çimento Yönetim Kurulu Başkanı ve Elazığ İş Kadınları Derneği Başkanı Prof. Dr. Yasemin Açık, Türkiye’nin en köklü ve önemli ekonomi dergilerinde olan Finans Dünyası Dergisi’nin Mayıs sayısına konuk oldu, Elazığ’a yaptığı yatırımlar ve yürüttüğü sosyal sorumluluk projeleri hakkında değerlendirmelerde bulundu.
Derginin “Kadın Girişimci Öyküleri” bölümünde yayınlanan röportajda Prof. Dr. Yasemin Açık, çalışmalarının yanında deneyimlerini de paylaştı.
Prof. Dr. Açık’ın söylediği; “Başkasının açtığı yoldan giderseniz ayak iziniz çıkmaz” başlığıyla yayımlanan yazıda; Elazığ’da Cumhuriyet tarihi boyunca yapılan en büyük özel sektör yatırımı olan Seza çimento fabrikasına da değinildi.
Prof. Dr. Yasemin Açık’tan övgüyle bahsedilen dergide “Prof. Dr. Yasemin Açık: Elazığlı bir akademisyen, iş insanı ve sivil toplum örgütü gönüllüsü. Cumhuriyet tarihi boyunca Doğu Anadolu Bölgesi’ne yapılmış en büyük özel sektör yatırımı olan Seza Çimento’yu 250 milyon dolarlık yatırımla kurdu. Bugün Elazığ’da 500 kişiye istihdam sağlıyor, aileleriyle birlikte en az 5 bin kişinin hayatına dokunuyor.
Hayatını bölgelerarası gelişmişlik farkının azaltılması, gelir dağılımındaki eşitsizlikler, kadın erkek fırsat eşitliğinin sağlanması, kadının güçlendirilmesi, halk sağlığı, yerel kalkınmaya katkı konularına adayan Açık, daha çok istihdam ve daha çok insana ulaşabilmek, destek verebilmek amacıyla çalışmalarını sürdürüyor” denildi.
İşte Prof. Dr. Yasemin Açık’ın Finans Dünyası Dergisi’nde yayımlanan o röportajı…
Akademisyen kimliğiniz var. Halk Sağlığı Uzmanısınız. Sizi "Türkiye´nin en güçlü 50 iş kadını" arasına çıkaran süreçte neler yaşadınız, girişimcilik yolculuğunuz nasıl başladı? Sağlık alanında çalışmalar yaparken çimento sektöründe büyük bir yatırıma imza atma tercihinizde etkili olan faktörler neydi?
Prof. Dr. Açık, “Aile şirketleri, akademi ve sivil toplumda sürdürdüğüm 25 yılı aşkın çalışma hayatıma rağmen benim her zaman hayalim, baştan sona bana ait olan, benim planlayıp uygulayacağım bir projeyi hayata geçirmek olmuştu. Bu proje de bölgeler arası gelişmişlik farkının azaltılmasına ve bölgesel kalkınmaya, ´ait olma ve sahip çıkma´ duygularını geliştirerek toplumsal barışın gelişmesine katkı sağlamalı; iş dünyasının da bu bölgelere yatırım yapmasını özendirecek bir sosyal sorumluluk projesi niteliğinde olmalıydı. Bir yandan istihdam yaratmalı, bununla da yetinmeyip pek çok insanın hayatına dokunabilmeliydi. Tüm bu hayallerimin cevabı ise sanayiyi işaret ediyordu. İşte Seza Çimento böyle bir hayalle doğdu. 2011 yılında çimento sektörüne girme kararı almamla birlikte fizibilite, piyasa araştırması, uygun lokasyonu bulma, finansal kaynak oluşturma gibi hazırlık çalışmaları ile yatırıma, 2014 yılında başladık. 2016 yılında ise fabrikamız üretime geçti. Bu yatırım, bir anlamıyla doğup büyüdüğüm Elazığ´a ve bölgeye vefa borcumdu. Neticede de 250 milyon dolarlık yatırımla kurulan ve Cumhuriyet tarihi boyunca Doğu Anadolu Bölgesi´ne yapılmış en büyük özel sektör yatırımı olan Seza Çimento´yu hayata geçirmiş olmak, benim için büyük mutluluk. Fabrikaya daha yoğun emek harcayabilmek adına geçtiğimiz yılın nisan ayında üniversitedeki görevimden de emekli oldum ve tüm odağıma Seza´yı aldım. Son teknolojilerle donattığımız çevreci bir fabrika olan Seza´da bugün artık günde 7 bin 500 ton çimento üretiliyor, toplamda 500 kişiye istihdam sağlıyor, aileleriyle birlikte ilimizde en az 5 bin kişinin hayatına dokunuyoruz. Aslında fabrikayı başka bir ilde, bir liman içinde, görece daha kolay bir işleyişe sahip olacak şekilde kurabilirdim. Ancak yörede istihdamı artırmak, bölgenin kalkınmasına katkıda bulunmak hayallerimin şimdiki karşılığını da düşündüğümde, bugün baktığım yerden söyleyebileceğim tek şey ´iyi ki Elazığ´da yaptım´ oluyor.
Şu anda fabrikanızda nasıl bir büyüklüğe ulaştınız?
Seza Çimento için 2018 nasıl geçti? 2019 hedefleriniz neler?
Fabrikamız, 832 bin metrekaresi açık, 55 bin metrekaresi kapalı olmak üzere 887 bin metrekare alan üzerine kurulu. Yıllık çimento üretimimiz ise yaklaşık 2.3 milyon ton. Fabrikamız hammadde ocaklarının tam içinde kurulu. Ayrıca, bize büyük bir avantaj sağlayacak şekilde fabrikamızın içinde kendisine ait 5 hat demiryolu bulunuyor. Enerji için de 2 şalt sahamız var ve tüm bu altyapı yatırımını biz gerçekleştirdik. Hâlihazırda fabrikamızın bulunduğu bölgede, üretim kapasitemiz ve ürün kalitemiz ile tüm illere hizmet verebilme imkanına sahibiz. 2018´de ürün kapasitemizin yüzde 22.5´ini ihraç ettik. Bu yıl ise ihracatı yüzde 30´ler düzeyine taşımak önceliklerimiz arasında. 2019´u ihracatta atak yılı ilan ettik ve hedef pazarlarımızı başta bölge ülkeleri olmak üzere, Afrika, Güney Amerika ve Latin Amerika olarak belirledik. Bu kapsamda, ihracatımızı artırmak üzere bu yıl bazı enstrümanları da devreye alacağız ve lojistik ve liman operasyonlarına yönelik yatırımlar yapacağız. Bu yatırımlar, Seza´nın özelikle denizaşırı çimento ihracatında büyük rol oynayacak. Bunun yanı sıra Seza olarak rekabet gücümüzü büyük oranda artıracak şekilde, bölgede beton santrali ve güneş enerjisi santrali yatırımları da yapıyoruz. Yine fabrikamızın yanında 15 MVV´lık güneş enerjisi santrali kuruyoruz. ÇED süreci devam eden bu yatırım ile fabrikamızın enerji ihtiyacının önemli bir kısmını karşılayarak, enerji maliyetlerimizi düşürmeyi planlıyoruz. AR-GE çalışmalarımızın toplam gelirlerimizdeki payım ise 2019´da yüzde 2´den yüzde 5´e çıkartacağız. Seza olarak şu an gri çimentonun tüm tiplerini üretiyoruz. Yeni ürün segmentleri geliştirerek, hem iç hem de dış pazar payımızı artırma hedefimiz doğrultusunda AR-GE merkezimizde, geçen yıl sülfata dayanıklı çimento ürettik ve çok önemli projelerde yer aldık. Kanalizasyon, köprü, tünel, viyadük, hidroelektrik veya sulama amaçlı baraj projelerinde; silo, su deposu, su kanalı veya kanal projeleri gibi sülfata dayanıklılık gerektiren projelerin beton imalatlarında kullanılan ve CEM 1 42,5 SR5 ismini taşıyan bu ürünümüz ile bölgede ciddi anlamda eksikliği hissedilen bir ihtiyacı karşılamış olduk. Diğer taraftan bu yıl Amerika´dan pazar talebi olan alkalisi düşük çimento da üretmeyi planlıyoruz. Yine bölgemizde bir yeniliğe daha imza daha atarak, 25 kiloluk torbalı çimento üretmeye başladık. Böylece yapı marketlere girip, çimento ihtiyacı daha düşük olan tüketicilere de hitap etmeye başladık.
Türkiye´nin çevreci çimento fabrikası
Ara üniteler de dahil olmak üzere tüm ünitelerde torba filtre sistemi kullanıyoruz. Bu sistem sayesinde fabrikamızda çevreye toz salınımı oldukça düşük. Çimento fabrikalarında oz partikül salınım düzeyinin yasal sınırları ülkemiz için ton başına 50 miligram, Avrupa Birliği standardı ise ton başına 30 miligram. Oysa bizde bu miktar miligram, bile geçmiyor. Değer olarak 0.70 miligramdayız. Torba filtre sistemi, çıkan tozu içine hapsedip yine hammadde olarak kullanılmasına da imkan veriyor. Fabrika proseslerimiz tamamıyla Avrupa menşeili olup, enerji verimliliği yüksek ve kalori değerleri düşük çevre dostu bir fabrika inşa ettik.
Kadın girişimcilere önerileriniz nedir?
Kadın konusu benim üzerinde hassasiyetle durduğum bir konu çünkü kadınların, özelikle de doğuda kadınların yaşadığı zorlukların çok yakın tanığıyım. Maalesef toplumsal yapımız ve toplumsal cinsiyet anlayışımız nedeniyle; erkeklerin para kazanmak için yaptıkları işte başarılı olmaları, hemen herkes için yeterli sayılıyor. Oysa kadın, anne, eş, ev kadını, evlat, gelin, çalışan ya da iş kadını olarak da başarılı olmak zorunda. Doğu´da ise kadınların aşmak zorunda oldukları çok daha büyük bariyerler var, önce eğitim, sosyal ve iş hayatına katılabilmek, bunun için ´onay almak´ gibi. En büyük savaşı da bu noktada kendi aileleri, içinde yaşadıkları toplum ve ataerkil zihin yapısına karşı vermekteler. En küçüğünden en büyüğüne her kazanım için, kadınların büyük mücadele vermesi, çok daha fazla sabır ve çaba göstererek toplumsal algı değişikliği yaratması gerekmekte. Bu nedenle kadınlar başarılı olabilmek için; toplumun kendilerine biçtiği tüm rolleri sıraya koyarak, sistematik bir şekilde, uyum içerisinde, zamanı iyi kullanarak ve aksatmadan yerine getirmek durumundadırlar. Yoksa başarılı olma şansları çok az. Bu nedenle hem girişimci kadınlara ama toplamdaki tüm kadınlara önerim, başarıya giden yolda, güçlü amaçlar belirleyip, hedeflerine kilitlenerek emek vermeleri ve hayallerinin peşinden gitmeleri. Başarıya giden yolda emek verirken; tökezlemeleri, düşmeleri olabilir. Önemli olan düştükten sonra ayağa kalkacak cesareti bulmaları ve ayağa kalkıp yollarına devam etmeleri. Başarılı insanı başarısız insandan ayıran temel fark, başarılı insanın asla vazgeçmemesi ve yoluna devam etmesi. Muhammed Ali Clay´in de söylediği gibi maçı almak için tüm raundları kazanmak gerekmez. Önemli olan sonuçtur. Ayrıca fark yaratıp kendi tarzlarını oluşturarak yola koyulmalılar. Kendilerine yeni yollar açmalılar. Başkalarının açtığı yoldan giderlerse, ayak izleri çıkmaz. Günümüz dünyasını ve koşullarını iyi analiz ederek amaç ve hedefler belirlemek; o amaç ve hedeflere ulaşmak için ise hızlı olmak, yılmadan emek vermek, zamanı iyi kullanmak ve işin içerisine mutlaka bir miktar toplum yararı koymak gerekir. Sigarayla 27 yıllık mücadele
"Hanımeli göz nuru" projesi
Kadın girişimci sayısını artırmak, girişimci kadın ve iş kadınları arasında güç birliği oluşturmak ve kadınların iş dünyasındaki statülerini sağlamlaştırmak hedefiyle kurduğumuz Elazığlı İş Kadınları Derneği ´nde (ELİKAD) asıl amacımız; toplumun yarısını oluşturan kadınların; sosyal, ekonomik, siyasal ve kültürel alanlar gibi, yaşamın tüm alanlarına etkin ve yetkin olarak katılmasının sağlanması ve kadın emeğine vasıf kazandırılmasıydı. ELİKAD bünyesinde, eğitim-mesleki eğitim kursları, kişisel gelişim, iletişim ve girişimcilik kursları ile taş işçiliği, teşbih yapımı, dokumacılık ve 8 köşe şapka yapımı kursları verdik. Ayrıca, hiçbir geliri olmayan ve sosyo ekonomik düzeyi düşük kadınların evde ürettikleri ürünleri pazarladıkları "Hanımeli göz nuru" projesini gerçekleştirdik.